Bu sabahın erken saatlerinde, gökyüzü koyu mavisinden açığa dönerken, elimde bir fincan kahve ve doktorlarım tarafından mütemadiyen yasaklanan sigaram ile iliklerime kadar hissettiğim duygu.
bir kelime değil evet şükür. olsa olsa bir duygu.
Ülkemizde "bir ağız alışkanlığı olarak şükür" çok kullanılagelse de şükür duygusunu çok fazla insanın - ne yazık ki- tattığını sanmıyorum. bu arada hemen eklemek isterim. şükür evet, tanrıyla ilgili ama -en azından benim gözümde - dini bir kelime değil.
Bütün gece uyumadım. Uyku düzeni denen şeyi ne yaparsam yapayım radyo yayınımın yayın saatlerinden dolayı (gece 01:00-03:00) hafta sonunda kaybediyorum. Doğruyu söylemek gerekirse zaten "gececi" bir insan olduğumdan çok da zorlanmadım zaman içinde. Bütün gece uyumadım ve sabaha doğru dönerken gün penceremden bakıp şükrettim. Görebildiğim, yürüyebildiğim, nefes aldığım ve tüm çalışanlardan özür dileyerek, böyle bir havada dışarı çıkmak zorunda olmadığım için.
Uzun zamandan beri belki ilk kez kendi kendimi kocaman bir gülümsemeyle yakaladım. Bloga uzun zamanlarca ara verip, bazen de günde iki üç yazı attığım oluyor. Bunun nedeni içimden gelmeden tek satır yazmak istememem. Belki de takip edenlere saygısızlık olarak düşünen de vardır bu uzun araları ama ben yapay, yazmış olmak için yazılan satırları daha saygısızca buluyorum. Bu uzun aradan dolayı söven varsa da canı sağolsun ne diyebilirim :) Epeydir içime kaçmıştı ilham duygularım ve bu sabah tekrar, o müthiş duyguyla (adeta halay çekerek) geri geldiler.
Çoğu yazımda olduğu gibi yine Sumi Jo'nun sesinden Gece Kraliçe'sini attım winamp'a. Klasik müzikle çok da arası olmayan biri olarak Sumi Jo yazarken çoğu zaman bana sesiyle eşlik eden ve bu eşlikten çok mutluluk duyduğum bir kadın. Opera Sanatçısı çok sevdiğim bir arkadaşım bulaştırmıştı bana bu kadını. O gün bugün takıldık. Hatta o yıl bu yıl demeliydim.
Velhasıl kulaklarımda o muhteşem kadın, o muhteşem melodi, yüreğim şükür içinde belki tam tersi bir modda olmam gerekirken.
Farkındayım Dünya! Bana garip oyunlar oynuyorsun. Ya da kader mi demeliyim?
Farkındayım!
Hadi oynayalım bakalım.
Birim!
5 yorum:
şükür konusunda insanların gönüllerindeki ve dillerindeki cimriliğin kaynağı sanırım şükredilmesi gereken nimetlerin farkında olamamak. ya da bu nimetlerin kıymetini bilememek olsa gerek.
en basitinden toplumun nezaket kurallarından olan teşekkür kavramı, insanlar arasında öyle bir oturtulmuş ya da oturtulmaya çalışılmış ki, bu kavramı hayatında sıklıkla yaşamayan, teşekkür etmeyi bilmeyen, unutan insanlar, diğer insanlar tarafından bir zaman sonra, iyilik bile yapılmayacak nankör insanlar olarak kabul ediliyor.
ancak, dünya üzerinde bize verilmiş ve şükretmememize rağmen de verilmeye devam eden, edecek olan o kadar nimetin farkına varıp şükretmeyi düşünmek için bile vakit bulamıyoruz. yani bulmak istemiyoruz. şükür konusu dindarların tasarrufundaymış gibi algılanır gercekten. ancak bu her ne kadar birebir din temelli bir kavram olmasa da, bu hususun içini en çok dolduran ve bu şükür gereksinimini en çok hatırlatan da dinler. bu bakımdan, dinini bilen ve yaşayan insanların dilinden eksik olmayan şükür, hali ile, dinini bilmeyen ve tanımayan insanların da, farkına varamadığı bir gerçek.
herkesin şükretmesini bildiği bir dünyada yaşayabilseydik eğer, şükretmenin kıymetinin otomatik getirisi olan, nimetin değerini bilmeyi de çok iyi anlar ve dünyayı bir çöplük haline getirmezdik sanırım.
yazınızı çok beğendm. son zamanlarda bloglarda okuduğum en dişe dokunur yazıydı.
Güzel yavrum, ben de senin varlığın için yaradana her daim şükürdeyim. iyi ki varsın... seni çoook seviyorum.
keşke tekrar yazsanız, devam etseniz..
Ben de hep yeterince şükretmediğim için suçlarım kendimi ancak böyle güzel ifade edebilmek kolay değil.Bu arada Sumi Jo yu merak ettim şimdi çok.
Çok teşekkür ederim. Hemen ben de size bulaştırayım bir kuble Sumi Jo :)
http://www.youtube.com/watch?v=BNp-lo2SCw4&feature=related
Yorum Gönder