31 Mart 2009 Salı

Temcit Pilavı


Dümdüz, kapkalın bir duvarken küçükken, zamanla surlar inşa ettim sağıma soluma.
Kırıldıkça daha kalın sıvadım sağımı solumu. Büyüdükçe daha çok kırıldım.
Şimdi gördüğüm paramparça olmuş koskoca bir fanusmuş aslında, kırılmış ama dağılmamış parçalarım.
Düşmüşüm ama ölmemişim.

Ağlamaktan yorulmuşum ama pes etmemişim.
Yaşadıkça daha da fazlalaşacak adına duvar dediğim "kırıklarım".
Yaşadıkça güvenmeye devam edeceğim şansıma, kaderime. O hep tersini söylemeye çalışsa bile.
En ufak bir taş çatlatıyor insan kalbini.
En ufak bir güven sarsıntısı ayaklarını kesiveriyor insanın o sağlam zeminden.
İnsan bir anda nasıl da tuz parça kırıleviyor, insan ne tuhaf.
İnsan aynı şeyi yaşıyor, kişiler değişiyor durmadan...

3 yorum:

Tod or not Tod dedi ki...

tak tak tak...

Benim bebim...

İçeri girebilir miyim...

beenmaya dedi ki...

insan olmak düşmektir. kalkmaktır da demiş ya aslı erdoğan güzel demiş...

ha birde burası bahar gibi olmuş...

Bilge'lik Yolcusu dedi ki...

"Elin attığı taş değil de, dostun attığı gül yaralar kalbimi"... bu minvalde bir mesel vardır çok sevdiğim ,yazın o meseli çağrıştırdı bana...
söyleyecek pek bir şey yok aslında ama ben yanındayım demek istedim işte.
Blogunun yeni haline bayıldım,pıtırcık olmuş ;)))