Bana yüzyıllar, sizlere ise muhtemel bir ay kadar gelen bir sessizlikten sonra nihayet yazacak takat ve de açıkçası ruhu bulmuş durumdayım. Ne kadar size ait, siz karar verince yazdığınız bir yer olsa da insan yazamadığı zamanlar için vicdan azabı çekiyor. Bu da böyle bir anımdır evet.
Hüzün insana yazdırıyor evet ama galiba çok keskin acılar çektiğinde tıkanıyor, ne yazacağını bilemiyor insan. Böyle bir dönem işte. Herkesin size "hayırlısı, kader.." dediği, başka söz bulamayıp tıkandığı, durmaksızın kendi kendinize "geçer, geçecek, geçmek zorunda!" dediğiniz, kimi zaman ikna etmeyi de başardığınız bir dönem.
Hep söylediğim bir laf vardır. "Zamanla geçer." lafına uyuz olurum. Sen de biliyorsun ki bunu söyleyen güzel kardeşim, zamanla geçmiyor. Hatta her ne yaşıyorsanız sıcağı sıcağına farketmiyorsunuz da, sonrasında zaman geçince daha bir koyuyor. Şimdi tüm o beylikleri söyleyen ben değilmişim gibi durup durup zamana ihtiyacım var diyorum kendime. Zamana ihtiyacım var. Zamana, kaderin dönmesine, duaya, enerjiye, sırtımın sıvazlanmasına, yalnız kalmaya, yalnız kalmamaya, ağlamaya, gözyaşımın dinmesine...
Ummadığım her şeye ihtiyacım var sanki.
En çok da Tanrı'nın göz kırpışlarına tam da şu anda...
2 yorum:
kızım ne oldu ya? allah korusun korktum okuyunca :( dua edicem senin için..
acaba linklere eklenme gibi bir şansım var mı ki...
www.istanbulunortayerisinema.com
Yorum Gönder