Medet...

Gam

Artık olmamaya karar verdiğim günlerin birinde, tam da olmayışımın üzerine geldin sevgilim.

Çekilip kabuğuna dünlerin, hazır temizlemişken, çekmişken yelkenlerini geçmişin, tam da olmadığım yere gelip ünledin " ben geldim!"

Sümüklü-böceklerin izlerini takip ettim, geceleri ışıldıyor geçtiği yerler. Doğru yol dedim. Hayatta kime göre doğru, doğrudur bilemedim.

Hoşgeldin sevgilim. Epim topum burda işte benim. Serdim sana ipeklilerimi, beğenmedin.

İstedim ki şöyle karşılıklı bir çilingir kuralım, meyhane yapalım gökyüzünü, herşeye rağmen içelim sabahlara kadar. Yıldızlara bağıralım can-cana. Sarhoş olalım, hiçbirşeyi umursamadan. Çok değildi biliyorum isteğim.
İstedim ki yıllardır açmadım kelimlerimin tomurcuklarını , sana açayım. Giderayak elini tutayım, gitme diyeyim. Ellerini gezdir yüzümde, ellerin ıslansın dedim...

Ağladığında sen, gözbebeğin olayım dedim. Hazrın olayım, nazrın olayım dedim.

"Ben geldim..." dediğinde aslında burda, aslında orada olmadığını hesaplayamadım sevgilim. Düştüm, bakamadım yüzüne, tökezledim. Çizildi hep bileklerim. Şarapla sildim, geçer diye bekledim.

Entarimi alıp bacaklarımın arasına çöktüm yolun başına. Yollar tozluydu epey. Gecikti dedim. Delilerle muhabbet ettim, eve dönüp çay getirdim onlara. Yola elimle şekiller çizdim anlamsız, adını yazdım, sen geciktikçe sildim kızıp. Gelmedin. Aslında hiç gelmeyeceğini bilemedim.

Şehre indim, kalabalıktı çok.
Seversin diye tomurcuk aldım bir kutu. Bir kutu da şeker. Çok şekerli içtiğin kalmış aklımda. İçimden hep adını söyledim sonra, ucuca ekledim, uladım, şekere batırdım adını, çaya attım, oyun gibi oldu kafamda, adınla oyalanıp unuttum gelmeyişini biraz.

Senin adınla zikirlediğim kaldırımlardan aslında hiç geçmediğini sezemedim....

Keder

Çayı kimbilir kaçıncı ısıtışım...
Geldi de duymadım mı acaba diye yüzdür, bindir kapıya kadar gidiyorum. Delirdiğimden habersizim henüz.
Şekerlerini en güzel şekerliğe koydum. Salona sehpanı çektim. Kristal takımları çıkardım, nicedir ilk kez.
Sigara içmeyeyim diye tesbihimi aldım elime. Boncuk boncuk seni çektim, görmediğim gözlerini, koklamadığım kokunu çektim.

O gün hiçbirşey yemedim. İstemedim sensiz bir lokma geçsin kursağımdan.
Güneş battı yavaş yavaş. Acaba dedim, akşam çayı dedi de ben mi yanlış anladım? Kurabiyeler yapmaya başladım sana. Başımdaki uydurmadan bağlı yemeniyi çıkardığımda çoktan akşam olmuştu.
Gelmeyecek dedim.
Sessizce, kendi kendime. İçime bağırdım, duymadın. Gelmedin...


Efkar

Yıllar sürer mi efkar?
Yıllar yılı sürer mi ufuklara bakmalar?

Eski bir kare. Siyah beyaz değil ama.
Evlilik yeminini yeni bozmuş 13 yıllık bir çift. Konuşuyorlar, herşey sakin, sütliman... Boşanma ilamı var masanın üzerinde.
Kadın, "Çocuğa söylemeyelim şimdi" diyor. "Okulu var, biraz büyüsün, anlatırız yolu yolunca." Adam "Tamam" diyor.
Herşeye az tepki veriyor. Gideceği belli olmuyor.
Kadın helalleşip ayrılıyor adamdan. Valizini alıyor, yapayalnız kalacağı gurbet e gidiyor.

Adam kadın gider gitmez küçük kızı karşısına alıp diyor ki "Annen bizi terketti kızım. Artık gelmeyecek..."
Kar yağıyor deli gibi, kız boncuk boncuk ağlıyor, camda bekliyor. Günlerce bekliyor...
Yıllar yılı efkar böyle başlıyor...
Adam sözünü kadın kapıdan çıkar çıkmaz bozuyor. Kızını ne kadar üzdüğünü bilmiyor. Bilemiyor. Varlığı bundan sonra nasıl yokluk olacak bilmiyor.

O kız o kadar alışkın ki efkara şimdi, kimseden medet ummuyor....
O kız dokunacağı sevgiler istiyor. Çekip gitmesinler diye....

Medet

Bir gün bir seher vakti
Aynaya bakarken,
Medet diyor oturduğu yerde,
Medet ya sahib el imdat...
Medet ya tabib el kulub...
Kimse anlamıyor, " O " anlıyor...